top of page

Modern Büyü



Ruhunuzu bedenden ayırıp sadece onunla temas kuran, sizi kendisiyle yolculuğa çıkaran bir şarkı düşünün hadi.

Hangisi olurdu?

Bünyenizde olağanüstü hal ilan eden, tekrara alıp dinlediğinizde sizi içine içine çeken, içten bir şarkı paylaşalım birbirimizle hadi...

Tamam, şimdi söylemeden önce o şarkıyı düşünün ve tam da burada konuyu biraz daha derinleştirelim :)


Ben dinlediğimiz tüm bu şarkılardan kulağımıza gelen titreşimlerin bizi hazzın doruklarına ya da hüznün kucağına taşıdığını düşünürüm. Belli notalar aracılığıyla bilincimizi işgal ederek bize bunları yaşatabildikleri için şarkılar bir nevi modern büyü değil de nedir?


Eğer bazen dilin her şeyi anlatmaya gücünün yetebileceğine inanıyorsanız yanılırsınız. Çoğu zaman dilin zenginliği ne olursa olsun düşünce ve hislerimizi ifade etmeye yetmeyecektir. (Dilden kastettiğimin linguistik bir sistemle kısıtlı olduğunu var sayıyorum burada) Müziğin dili tam da bu sırada alternatif olarak çıkıyor karşımıza. Hissettiklerimiz bir kelime parçasına sığmayacak olduğunda duyduğumuz melodilere tak diye oturuveriyor.


Öyle ki, alfabesine her gün kullandığımız sözcükler kadar bile aşina olmadığımız bu melodiler kulaklarımıza aktıkça birbiri ardına bambaşka hislerimizin düğmelerine basıyor. İşte o noktada kendimizi kendimize ifade edebildiğimizi düşünüyoruz, bu hissi yaşıyoruz. Bununla birlikte çok sevdiğimiz bir şarkının bize o hissettirdiklerini, başkalarının anlayabileceği bir şekilde projektöre yansıtma şansımız da olmuyor. Çünkü burada da tecrübelerimiz sonucu sahip olduğumuz her düşünce ve hissin kodunun bize özel olduğu gerçeği var.


Siz müziğin ruhunuzdaki yansımalarını yadsıyabilir misiniz?


Dinlediğimiz şarkılar dili ne olursa olsun, içinde bulunduğumuz ruh halinden bir anda çıkarabilir ya da hiç olmadık yere bambaşka şeyler hissettirebilir hatta o anda bulunduğumuz yerden soyutlayabilecek kadar büyük bir etkisi de olabilir...


An gelir tek bir şarkı, birden yüzümüze bir gülümseme yerleştirebilir ya da tam tersi hiçbir sebep yokken bizi yerle bir edebilir...


Bazen de tek bir şarkı, birden çok duyguyu aynı anda veya üst üste hissettirebilir de...

Hüznü ve neşeyi aynı anda coşturan o şarkılardan birini dinledim bugün... Sonra oturdum yazmaya başladım :)


Eğer daha önce dinlemediyseniz grubun adı "Oi Va Voi". Anlamı "Aman Tanrım!". Bir İngiliz grubu ve müziklerinde Yahudi müziklerinin etkisinin yanı sıra Doğu Avrupa özellikle Bulgar Halk müzikleri ile çağdaş elektronik müziğin etkisi olduğuyla, Batı Avrupa çingene ve Klezmer müziğini, modern dans ritimleriyle hoş bir potada eritmeleriyle tanıtılıyorlar.


Bu şarkıları her başladığında bir masalı sevdiğim kişinin ağzından dinlediğim bir karenin içinde buluyorum kendimi. Kelimelerle değil ay ışığı ile söylenen bir şarkı...


"Ladino Song"


Akşam üstü güneş batmaya yüz tutmuş, deniz kıpırtısız. Bu şarkı fonda sizi bambaşka bir geceye hazırlıyor. Vakti geldi, bir çıkıp da göz atın aya, ona verin biraz kulağınızı. Görün bakın o anlamadığınız her şey nasıl da anlam kazanarak akacak ruhunuza... Ay ışığına aldananların haklı isyanını yumuşacık anlatan bir şarkı dinliyorsunuz...


Enstrümanlar ürperen bedeninizi dans ettirirken, KT Tunstall'ın kulaklarınıza "aşk, karanlıkta kalan yanlarıyla güzeldir" ilüzyonunu fısıldadığını duyuyorsunuz... Gün ışığını değil de ay ışığını seviyor aşk bu yüzden diyorsunuz... Kavuşmaların bir yaz akşamının ardında ay ışığı altında hayal edilmesi, ayrılıkların da gece olunca daha yaralayıcı olması belki de sırf bu yüzden...

Hem başlangıçların tatlı heyecanı, hem bitişlerin buruk tadı var bu muazzam şarkıda...


Fırtınalar estirmiyor, oradan oraya sürüklemiyor... Aksine dinginlik veriyor... Garip bir kabulleniş, bu kabullenişle gelen kararlılık ve kendini kucaklama hissi... Ruhumu besleyen şarkılandandır... Dinleyeceklere de afiyet olsun :)


PS: Bu şarkıyı dinlerken aklınıza gelen ilk kişiyi daha çok sevin, bu içimden geldi :)

180 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


Post: Blog2_Post
bottom of page